Okul Dışarıda Günü’nün 2018 yılından bu yana en büyük destekçilerinden biri olan sözcümüz Prof. Dr. Belma Tuğrul’un Okul Dışarıda Günü vesilesiyle kaleme aldığı yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz. Çocuklar neden açık havada olmalı?
Çocuklar nasıl daha kolay ve etkili öğrenebilir? sorusuna bulduğumuz yanıtlar, çocukların öğrenme gereksinimlerinin neler olduğuna dikkat çekecektir. Çocuklar ilgilerinin, meraklarının ve gereksinimlerinin peşinden tutkuyla ve coşkuyla koşarlar. Yaşla birlikte çocukların ilgileri, merakları ve gereksinimleri doğal olarak farklılaşacaktır ancak her zaman her koşulda ve en üst seviyede devam eden ilgileri oyun, hareket ve etkileşim kurma gereksinimidir. Çocukların dışarıya olan ilgisi aslında tamamen doğalarıyla, kendi olma halleriyle uyumlu özgürlüklerini yaşayabilecekleri fırsatlarla dolu olması…
Çocuklar, dışarıda olmayı seviyor ve seçiyor çünkü orada kendi kişisel keşiflerini yapabilmek için daha çok olasılığa ve onları heyecanlandıracak daha bilinmez şanslara sahipler. Bir sınıfa , bir ders kitabına sığamayacak kadar çok ve çeşitli uyarıcılarla dolu olan dışarısı, çocuğun duygu, düşünce , beceri ve bilgi dünyasını uyarır. Dışarısı, uyarıcılar yönünden çok zengin, doğal, beklenmedik, ilgi çekici ve hatta macera dolu açık uçlu fırsatlarla doludur. Doğal uyarıcılarla zenginleşmiş olan bu fırsatlar, çocuğun öğrenme gereksinimleriyle çok uyumlu bir ortam yaratır. Çünkü, çocuklar duyularını aktif olarak kullanabildiklerinde, bizzat aktif olarak dahil olup katılım gösterdiklerinde ve birbirleriyle etkileşim içinde olabildiklerinde çok daha kolay, kalıcı ve en önemlisi de zevkle , haz alarak öğrenirler.
Açık hava, doğa çocuğa ilk elden öğrenme fırsatı sunar ve bu fırsatlar çocuklarda sağlıklı olma durumu yaratır. Çocuklar dışarıda sadece zihinsel , fiziksel gelişim alanlarında değil, sosyal , duygusal gelişim açısından da güçlenirler. Özellikle dışarının risklerle dolu olduğuna dikkat çekmek gerekir. Çocukların iyiliği, güvenliği, sağlığı vb için olası riskleri ön görüp, kollamak, korumak, onları adeta risklerden arıtılmış ve hatta sıfır riskli ortamlarda bulundurma çabası içinde olmayı iyice tartışmak gerekir.
Çocuk için güvenli ortamlar elbette ki önemlidir. Ancak, çocuğun kendisini korumayı, kollamayı öğrenmesi de bir o kadar önemlidir. Kendi kendine yetebilen çocuk kendini değerli hisseder, işe yaradığını düşünür. Çocuklar, neden sonuç ilişkilerini, riskleri göze almayı, kararlarının sonuçlarını üstlenmeyi alabildiklerinde sorumluluk sahibi, problem çözücü ve öz yeterliliği, öz güveni yüksek bireyler haline gelebilirler. Çocukları yağmurda, soğuk havada ya da güneşli havada dışarı çıkarmama talepleri olan velilerinin bu isteklerini onaylayan çok sayıda okul örneği olduğunu biliyoruz. Ya da çocuklar koşarlar, düşerler, çarparlar, kayarlar, tırmanırlar vb ön görülerle okul bahçelerini oyun araçlarından mahrum bırakan okulları da biliyoruz, ya da okulda ve evde çocukları merdivenlerden çıkartmaktan sakınan eğitimcileri ve anne babaları da biliyoruz. Ya da üstü kirlenmesin diye su ile çamur ile oynama yasağı ve hatta sulu boya ile resim yapma yasağı getirenleri de ya da ısırır, zehirler, sokar vb korkutucu ifadelerle, çocukların hayvan dostu doğal eğilimlerini engelleyen yetişkinleri de biliyoruz. Ve belki de en kaygı verici durum, tüm bu aşırı koruyucu tutumların ideal ebeveyn ve okul güvenliği politikası olarak onur duyulacak bir görüş olarak sunularak, savunulması…Risksiz ortamlar, çocuklar için tahmin edilenden daha büyük bir risk teşkil eder. Çocuğun önündeki tüm engelleri bir kar kürüyücü gibi temizleyerek aydınlık bir yol açmak da bir tercih olabilir ama çocuğun üstün yararına olmayacağını belirtmek durumundayız.
Dışarısı, çocuğun kendi gücünü sınayacağı, doğayla tanışıp, doğayı koruma duyarlılığı geliştirebileceği, baş etme, dayanıklılık alanlarında geliştireceği doğal bir öğrenme, gelişim alanıdır. Dışarısı, çocuğun kendisiyle baş başa kaldığı, yetişkin yönetimi ve yönlendirmesi olmaksızın çokça deneme yanılmalarla kendi yollarını bulabileceği, kendini yönetebilmeyi öğrendiği fırsatlar la doludur. Bu bağlamda, bu kadar fırsatı bünyesinde barındıran bir ortamda çocukların daha uzun sürelerde ve daha sık zaman geçirmesi gerekmektedir.
Covid-19 salgını çocukların alışkanlıklarını da düzenlerini de değiştirdi. Covid-19 öncesinde , çocukları okulun ve evin dışına çıkarmak büyük bir çoğunluk tarafından desteklenen bir görüş değilken, yaşadığımız salgın neticesinde açık sınıflar, parklara duyulan özlem çok dikkat çekici boyutlarda değişime uğramıştır. Uzmanların yıllardır söylediği dışarıda olmanın avantajlarını ancak Covid-19 sonrasında mecburiyetten dolayı ilgi gösterilmiş olmasını da bir kez daha düşünmek gerekir.
20 Mayıs Okul Dışarıda günü vasıtasıyla, çocukları temel haklarından biri olan oyun hakları üzerinde de yine ve yeniden düşünmeliyiz ve gerekli oyun dostu kararları almak için de eyleme geçmeliyiz. Oyun savunuculuğu yapmak, başlı başına çocuk hakları savunuculuğu yapmaktır. Çocuklar için oyun oynamak anadillerinde konuşmak gibidir. İstinasız tüm çocukların uzmanlık alanı oyundur. Oyun çok ciddi bir uğraştır ama ciddi, asık suratlı bir eylem değildir. Oyun çocuğa haz verir ve biz biliyoruz ki haz alınan durumlarda daha etkili öğrenme gerçekleşebilir. Oyun temelli öğrenme ortamlarını daha fazla okullara dahil etmeliyiz. Çocuklar bugün oynadıklarından daha fazla sürelerde oyun oynamalıdırlar. Çocukların oyun oynama gereksinimlerini karşılamak için, çocuklara sunulan bazı teknolojik olanaklar, elbette ki çocuklar için yararlılığı olan kaynaklardır. Ancak çocukların uzun saatler boyunca hareketsiz bilgisayar tablet başında tutmak, hareket, duygu, duyuların uyarılması ve etkileşim gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalır. Çocukların bedenlerini , ellerini kullanması gerekir. Harekete sürükleyici oyunların çocuğun gelişimi üzerindeki katkısı, aynı zamanda sağlıklı büyüme şansı bulması açısından da çok önemlidir.
Oyun çocuk için bir rahatlama yoludur, oynayan çocuk hayallerini gerçekleştirme provaları yaparken, aynı zamanda gerçek hayatta onu etkileyen , rol model olarak algıladığı olayları, kişileri canlandırır ve böylece, hayatın provasını da yapmış olur. Yani oyun bu bağlamda hem gerçektir hem de hem de hayal ürünüdür. Oyun gerçekle hayal dünyasının en güçlü etkileşiminin yaşandığı bir ortamdır.
Küçük çocuklara oyun oynamayı öğretmek gerekmez, onlar zaten oyun oynama donanımı ile dünyaya gelirler. Gelişimleriyle paralel olarak oyunları da farklılaşır, oyun gelişimi, gelişim oyunu besler ve çocuk bir oyun uzmanı haline gelir. Evet, çocuklar, oyun oynamaya doğal olarak yatkın, oyuna eğilimli doğarlar ama eğer kendilerine oyunlarıyla büyüyüp serpilecekleri bir ortam bulamazlar ise gelişimleri de öğrenmeleri de riske girer. Bu nedenle çocukların en küçük yaşlardan itibaren dünyayla kontaklarını kuracakları oyun ve oyun araçları ile karşılaştırılması gerekir. Çocuklar oyun oynayan varlıklar olsalar da var olan potansiyellerinin yanlış kullandırılması sonucunda oyun yoksunluğu çekebilirler. Gün boyunca televizyon izleyen çocuk, kullanamadığı doğal oyun yeteneklerini giderek kaybeder. Oyunsuz kalmak, çocuk için zihin, sosyal, duygusal sağlığının bozulma nedenidir. Varlık içindeyken yokluk yaratıp yani çocuğu oyunsuz bırakıp, sonra oyun terapisi ile çözüm bulmaya çalışmak zorunda kalmamak için, çocukken doyurmalı çocuk oyuna. Oyuna doymak derken… Çocuk oyuna doyar mı? Kesinlikle doymaz, oyun oynayan çocuk yorulmaz, oyun sağlıklı olma hali yaratır, oyun çocuğu atıl durumdan üretici, yaratıcı, yararlı ve etkin hale getirir. Ve oyuna olan gereksinim hayat boyu devam eder.
Bazı kişiler tarafından okul ve oyun birbirinin karşıtı gibi algılansa da , bu gerçek ve doğru bir görüş değildir. Oyunun dahil olmadığı bir okul, çocukların ilgisini çekemez, gereksinimlerini karşılayamaz. Oynanan oyunlar, oyun araçları, oyunların kuralları, mekanları, oyun arkadaşları yaş ile doğal olarak farklılaşacaktır ancak çocukların oyun olan evrensel ilgisi yaşam boyu devam edecektir. Bu bağlamda Okul Dışarda Günü çocukların oyunla öğrenme günü olarak da ayrıca bir önem daha taşımaktadır. Okulların oyunu çocukça, çocuksu, hoş ve boş zamanları değerlendirmek için kullanılabilecek bir etkinlik olarak görmesi oyunun gücünü farkında olmamak, çocukları kendi öğrenme yollarından uzaklaştırmak anlamına gelir. Bu nedenle, anaokulundan lise sonuna kadar farklı yapılanmalarla çocukların okul gününde oyun oynayabileceği oyun alanları, oyun materyalleri ve oyun dostu öğretmenleri olmalıdır.
Çocukların oyuna, oyun alanına ve çevrelerinde oyun dostu, oyuncu yetişkinlere gereksinimi de vardır. Bu nedenle anne baba rollerimizle de çocukların oyun dünyasının ortakları olmaya devam etmeliyiz. Çocuklarımızla oyun dilinde konuşmak, oyun okuryazarı olmak, çocuklarımızla sıcak, güvenilir bir etkileşim içinde olmamızı da sağlayacaktır. Oyun çocukluğumuzun değil, hayatımızın keyif veren bir eylemidir. Bizi, çocukluğumuza götürmesi hazzı dışında daha uyumlu, daha başarılı yetişkinler olabilmek için oyuncu olabilmeyi karakterimizin güçlü bir yönü haline getirerek oyundan payımızı alabilmemizi diliyorum…
Prof. Dr. Belma Tuğrul, İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Find this article interesting? Share on social media to get friends and colleagues involved!
Harekete katıldığınız için çok teşekkür ederiz! Gün geldiği zaman neler yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyoruz!
Tüm çocukların her gün açık havada oynamalarını ve öğrenmelerini sağlamamıza yardımcı olmak için bunu çalışma arkadaşlarınızla ve dostlarınızla paylaşın 🙂
Fikir ve ilham almak ve her günü oyun ve öğrenme gününe çevirmek için neler yapabileceğinizi görmek için kaynaklar sayfasını ziyaret edebilirsiniz!
Harekete katıldığınız için çok teşekkür ederiz! Gün geldiği zaman neler yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyoruz!
Tüm çocukların her gün açık havada oynamalarını ve öğrenmelerini sağlamamıza yardımcı olmak için bunu çalışma arkadaşlarınızla ve dostlarınızla paylaşın 🙂
Fikir ve ilham almak ve her günü oyun ve öğrenme gününe çevirmek için neler yapabileceğinizi görmek için kaynaklar sayfasını ziyaret edebilirsiniz!
Size en kısa zamanda bir bülten göndereceğiz. Oyun zamanı her çocuk için çok önemlidir.
Çocuğunuzla geçirdiğiniz oyun zamanlarını #OkulDışarıdaGünü etiketiyle paylaşın ve her günü dışarıda oynama ve öğrenme gününe dönüştürün!
Harekete katıldığınız için çok teşekkür ederiz! Gün geldiği zaman neler yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyoruz!
Tüm çocukların her gün açık havada oynamalarını ve öğrenmelerini sağlamamıza yardımcı olmak için bunu çalışma arkadaşlarınızla ve dostlarınızla paylaşın 🙂
Fikir ve ilham almak ve her günü oyun ve öğrenme gününe çevirmek için neler yapabileceğinizi görmek için kaynaklar sayfasını ziyaret edebilirsiniz!